Özerten: Tribünlerden bir kaçış var

Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından düzenlenen 50. Yıl Sporun Zirvesi Semineri, Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek beldesinde başladı.

Özerten: Tribünlerden bir kaçış var
Özerten: Tribünlerden bir kaçış var
GİRİŞ 26.12.2012 12:20 GÜNCELLEME 26.12.2012 12:20

Seminerin açılış oturumunda konuşan TSYD Genel Başkanı Naci Arkan, kendilerine emanet edilen TSYD'nin yüklenmiş olduğu görevini aynı hızla sürdüreceklerini belirterek, TSYD'nin adına en ufak bir leke getirmeden görevini yerine getireceklerine inandıklarını söyledi.

Arkan, ''TSYD geçmişte olduğu gibi bugün de aynı hızla görevini yerine getirmektedir. Aramıza yeni katılan arkadaşlarımızla daha da güçlenerek, Türk sporunda belli bir yere ulaşmanın hazzını yaşıyoruz. Bu da böyle devam edecektir. TSYD çatısı altında spor basınımızın asla vazgeçemeyeceği bir kuruluş olarak Türk sporuna hizmet etmekten gurur duyuyorum. Dilerim 50. Yıl Semineri'miz adına yakışır bir biçimde çok verimli geçer'' dedi.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Başkan Vekili Ufuk Özerten de futbolun, sporun en önemli unsurlarından birinin medya olduğunu dile getirerek, medya ile sporu birlikte götürmeleri gerektiğini, bir takım şeylerin daha anlaşılır olması için medyanın yardımına ihtiyaç duyduklarını ifade etti.

Özerten, şöyle konuştu:

''Bazen iletişim içinde olamıyoruz. Derdimizi anlatamıyoruz. Kimse bilmez yılda 80 bin, 90 bin civarında maç yönettiğini, 85-90 bin civarında karşılaşmanın oynandığını. Ancak bir maçta sıkıntı çıktığında sadece o maç bilinmektedir. İnsan unsurunun olduğu yerlerde hatalar olabiliyor, kasıtlı hatalardan korunmaya, biz bunlara yanlış diyoruz, bunlardan kurtulmaya özen gösteriyoruz. İnsan unsuru olduğu zaman da hatalardan, yanlışlardan dönmek mümkün olmuyor. 80 bin, 90 bin maç diyorum. Bunların her birinin en 5 kişinin olduğunu düşünürsek, çünkü bazen bazı maçlar 4 hakemle bitmiyor, saha gözlemcisi, temsilcisi ve görevlileri olmak üzere binlerce kişi TFF bünyesinde görev yapıyor. Bizde hiç dükkan kapalı yok, 24 saat çalışıyoruz. Türkiye'de futbol yaşayan bir bebek gibi sorunun nereden geleceği hiç belli olmuyor.''

U20 Dünya Şampiyonası'nın Türkiye'de yapılacak en büyük futbol organizasyonu olduğunu vurgulayan Özerten, 7 ilde yapılacak organizasyonunun adeta bir ülke meselesi haline getirilerek, Türkiye'nin tanıtılması gerektiğini belirtti.

Medya ile el ele verilemediği taktirde bunun başarılamayacağına dikkati çeken Özerten, şunları söyledi:

''Bu konuda destek olmanızı istiyorum. TFF olarak geçtiğimiz yıl şubat ayının sonunda göreve geldik, sıkıntılı bir süreçten sonra göreve geldik. Bu zaman zarfında bir takım kararlar aldık, spekülasyonlar yapıldı. Kimileri hoşlandı, kimileri hoşlanmadı. Biz bundan da yılmadık, bunun da üzerine gittik. Burada düşündüğümüz tek olay, Türk futbolunun geleceğiydi. Kişiler, takımlar, kuruluşlar ve hiç kimseyi değerlendirmeden Türk futbolunun zarar görmemesi için, başta Yıldırım Demirören başkanımız olmak üzere bu yola baş koyduk ve Allah'a şükür bu günlere geldik. Bütün liglerimizdeki, alt ve üst sıralardaki takımların arasındaki puan farkları birbirine çok yakın.

Ben şuna inanıyorum, Türkiye'de futbol günden güne daha iyiye gitmekte. Bir tek endişemiz tribünlerdeki olaylar, tribünlerden bir kaçış var. Bu kaçışı hep birlikte önlememiz lazım. Futbol herkesin ekmek teknesi, her gün daha iyi ekmeği çıkarmak için elimizden geleni yapalım istiyorum. Türkiye'de futbola, spora destek olalım.''

Kulüpler Kanunu ile ilgili bir tartışma olduğunu anlatan Özerten, en son Fikret Ünlü zamanında futbolun kanununda bir değişiklik olduğunu, ancak yıllardır Türkiye'de bu konunun konuşulduğunu belirtti.

Özerten, kendisinin yeni kanunun Futbol Kulüpleri Kanunu olmasını istediğini, futbolun artık diğer sporlardan ayrılması gerektiğini düşündüğünü ifade ederek, aksi taktirde ayrılmadığı zaman farklı spor dallarının da araya girdiğini, ancak diğer amatör sporlar içinde futbolun ayrı bir yasası olması gerektiğini savundu.

Özerten, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Futbolun bir takım prensipleri var. Futboldan kazanılan paranın futbola harcanmasını istiyorum. Futbol kulübü, futbol kulübü olsun. Diğer sporları o kulübün diğer yönetimleri, diğer federasyonlara bağlı olarak desteklesinler. Futbolun bütçesi ayrı olsun, Anayasa'nın 59. maddesi gereğince futbol, devlet tarafından gerektiği kadar desteklensin. Avrupa'da 100 bin çocuğumuz yaşıyor, futbol oynayabilecek yaşta. Real Madrid'de oynayabilecek düzeyde Türk futbolcular var. Bunların arasından yıldızlar çıkabiliyor. Türkiye'de ise bu nüfus 15 milyon. Bu çocuklar arasından yıldız çıkaramıyorsak, burada arıza bizdedir. Bu arızayı gidermemiz lazım. Bunu el birliğiyle bütün spor ailesiyle yapmamız lazım. Bunu siyasilere anlatmamız lazım. Okullara bu sporu getirmemiz lazım, 10-12 yaş grubu çocuklara sporu sevdirmemiz lazım. Başımızda sporun içinden gelen bir Başbakanımız var. Ama lütfen bu konuyu iyi vurgulayalım. Çocuklarımızın spora, sanata zaman ayıracakları vakitleri olsun. Yeteneksiz eğiticileri çocukların başına vermemeliyiz.''

AA