Özdilek: O tekme bir senaryoydu

Antalyaspor Teknik Direktör Mehmet Özdilek, meşhur İsviçre maçında tarihe geçen anı anlattı...

Özdilek: O tekme bir senaryoydu
Özdilek: O tekme bir senaryoydu
GİRİŞ 22.07.2012 13:45 GÜNCELLEME 22.07.2012 13:45

Mehmet Özdilek bu ülkede CV'si en kalabalık futbol adamlarından biridir. Oyunculuğu döneminde Beşiktaş Kulübü tarihine adını altın harflerle yazdırdı. 1990'lı yılların başına damgasını vuran Metin-Ali-Feyyaz'lı efsane Beşiktaş kadrosunun maestrosuydu. Futbol stili o dönemin dünya yıldızı Belçikalı Enzo Scifo'ya benzediği için 'Şifo' lakabı takıldı. Orta sahada görev almasına karşın golü müthiş koklayan, en az santrforlar kadar skor üreten bir futbolcuydu. Futbolculuk sonrası adım attığı teknik adamlık kariyerinde de gayet istikrarlı. 4 yıldır Medical Park Antalyaspor'u çalıştıran Özdilek, 'Türkiye'de bir kulüpte kesintisiz en uzun süre görev yapan teknik direktör' olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.


KADERİN BİR CİLVESİ
Fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek, bugün hangi futbolsevere 'Mehmet Özdilek deyince aklınıza ne geliyor?' diye sorsanız, hemen size 17 Kasım 2005'teki meşhur Türkiye-İsviçre maçını anlatır. O dönem A Milli Takım'da Fatih Terim'in yardımcılığını yapan Özdilek, maç sonrası İsviçreli futbolcu Huggel'e tekme atmış ve sonrasında kendi isteğiyle görevinden istifa etmişti.

Park Antalyaspor'un Isparta Davras'taki kampında görüştüğümüz Mehmet Özdilek'le hem o tarihi maçı hem de Türk futbolunu konuştuk...
- Oyunculuğunuzda Türkiye'de ne kadar kupa varsa kazandınız. İçinizde ukte kalan bir şey var mı?
EN İYİLER BİZE ÇIKTI
Oyunculuk anlamında içimde ukte kalan bir şey yok. Ama Avrupa kupalarında başarısız olduğumuz bir gerçek. Bunda sistemden çok o dönemin oyuncu tercihleri önemli rol oynadı. Şimdiki gibi genç, sağlıklı ve dinamik yabancılar gelmiyordu. Yaşlı, artık futbol kariyerinin sonuna gelmiş yabancılar tercih ediliyordu. Bunun yanı sıra Beşiktaş olarak kura şanssızlığımız da vardı. Ülke puanımız en sonlarda olduğu için o zamanın en iyi takımları Barcelona, İnter, PSV ile karşılaştık ve elendik.
- Oynadığınız mevkii itibariyle çok fazla tekme yiyen biriydiniz. Buna rağmen hiç kırmızı kart görmediniz? Bunu nasıl başardınız?
Futbol zeka oyunudur. Fizik de önemlidir ama ne yapayım zekan yoksa! Öfke kontrolü çok yüksek bir oyuncuydum. Çabuk sinirlenmeyen, agresifleşmeyen oyunculardan biriydim.
- Saha içinde yediği onca tekmeye karşın hiç kırmızı kart görmeyen birinin, antrenör iken İsviçre maçında rakip futbolcuya tekme attığına şahit olduk... Bu bir tezat değil mi?


'BEN NE YAPTIM' DEMEDİM

Ne zaman ne ile karşılaşacağınız belli olmuyor. Biz hayatımızı yazmıyoruz ama geleceğimizle ilgili planlama yapıyoruz. Olaydaki tezatlığı anlatmam gerekirse; biz teknik adam olarak işini çok seven, işiyle yaşayan, işine çok fazla yoğunlaşan kişileriz. Bu bizim içimizde olan bir durum. Saha kenarında rahat duramıyorum, maçı yaşıyorum. Maç bittiğinde 3 gün kendime gelemiyorum. Futbolcuyken rahatsınız çünkü açı çevirme şansınız var. Ama teknik direktör iken dışarıdasınız, her şey oyuncuların elinde. İşinizi hissederek yapıyorsanız o 90 dakikalar ciddi sıkıntılı süreçlerdir. O olayı da hani insan hayatında bir kaza geçirir de kalır ya... Öyle bir kaza olarak değerlendiriyorum. Hiçbir zaman, 'ben ne yaptım, ne ettim' diye oturup hayıflanmadım. Böyle bir durumda böyle bir senaryo ile karşı karşıya kaldım. Çok doğru bulmadım söylenenleri... 'Herkese teşekkür ederim' dedim ve kendi yoluma baktım. Oturup ağlamadım. Sonra sevgi çemberi kocaman büyüyerek karşıma geldi.
Kendi evinde zarar eden tek kulübüz!
- Takımınızın toplam bütçesi ne kadar?
Geçen sezonki tüm oyuncu bütçesi 16 milyon lira. Bu sene de 18 ya da 19 milyon lira olacak. Bu şartlarda mücadele etmeye çalışıyoruz. Çok fazla eksiğimiz var. Antalya şehrinin kendi stadı yok, bulundukları tesis sağlıklı değil, ekonomisi iyi değil, taraftar tam yüzde 100 destek değil. Son iki sezondur Mardan'da oynuyoruz. Seyirci ortalaması 500. Büyük maçlarda bu sayı 2 bin 500'e çıkıyor, onun da 2 bini büyük takımları desteklemeye geliyor. Kendi evimizde deplasmanda gibiyiz. Tabii gelen takımı biz baskı altına alamıyoruz. Hakem de rahat geliyor. Öyle bir ortam ki, herkes rahat! Ama yeni sezon bizim için daha iyi olacak. Şehrin göbeğinde 8 bin kişilik bir statta oynayacağız. Biz geçen sezon kendi evinde oynadığı maçlarda zarar eden tek kulübüz. Stat kiralık, güvenlikti, yemekti derken hep masraf. Dışarıdaki maçlarda masrafımız daha az. Biz bunları anlatmak istiyoruz insanlara. Kimse bunları bilmiyor. Oradan eleştiri yapıyor. Bir sor ki, biz de anlatalım. Biz nelerle mücadele ediyoruz...


Samet Hoca umarım başarılı olur
Beşiktaş ile özdeşleşen bir futbol adamı olarak; Samet Aybaba'nın Beşiktaş'taki şansını nasıl görüyorsunuz?
Profesyonel olduğum için başka bir kulüp hakkında konuşmam doğru olmaz. Onunla ilgili sadece şunu söyleyebilirim; umarım başarılı olur. Başarılı olmasını yürekten diliyorum. Çok zor bir göreve soyundu. Allah yardımcısı olsun. Muhakkak kendisi planlama yapmıştır, görmüştür kafasında bir resmi çizmiştir. -

Sizin gibi genç kuşak antrenörler Avrupa'da başarılı olabilir mi?
Bizim bilgi anlamında eksiğimiz yok. Dünya futbolunu yakından takip ediyoruz, kurslara gidiyoruz. Oyuncularda disiplin konusunda sıkıntı yaşıyor olabiliriz ama antrenörlük anlamında Avrupa'dan çok öndeyiz. Önemli olan biraz daha dışarı açık olmamız.
Maçlardaki gömlek tesadüf değildi
- Löw'ün mavi kazağı, Mancini'nin kaşkolu... Sizin de açık renk gömleğiniz var. Sanırım maçlarda giydiğiniz o gömlek bir tesadüf değil...
Beyaz ve mavi gömlek giyerim; başka renk göremezsiniz, doğru. Günlük hayatımda da gömlek ve pantolon giyerim. Spor kıyafetler çok nadirdir. Duruşuma uygun olduğunu düşünüyorum. Öyle alacalı, fazla renkli şeyleri pek sevmiyorum. Bizler görsel olarak topluma hitap eden insanlarız. Duruşumuzla, kılık-kıyafetimizle topluma örnek olmak zorundayız. Ben öyle düşünüyorum. Kıyafetler tesadüf değil. Gömleğin kollarının kıvrılması, yakaların dik olması tesadüf değil. Nerede ne giyeceğini iyi bilmeli insan. Rol model olarak takımın lideri olarak görüntüğümüz için kıyafetlerimiz duruşumuz çok önemli.
Alex'in varsa oynatacaksın
Futbolcu iken Beşiktaş'ta görev yaptığınız mevkiyi nasıl tarif edersiniz?
ÖN libero değildim. Ofansif orta saha oynuyordum. F.Bahçeli Alex'in pozisyonu diyelim...
Alex takımınızda olsa oynatır mısınız?
Türkiye şartlarında tartışılmaz bile... Kesinlikle oynatırdım. Sistemini ona göre kurarsın.


O kadar golü nasıl atıyordunuz

BU sezgiyle alakalı bir şey. Ben top gelmeden 2-3 versiyonu düşünebilen oyunculardan biriydim. Altıncı his... Bir sonraki veya iki sonraki hamleyi hissedebilmek Allah vergisi bir yetenekti. Bir de tabii rakip sahaya en fazla deplase olan oyunculardan biriydim. Esasında o zamanın Beşiktaş'ı genel olarak çok iyiydi. Tüm oyuncuların kendine has özellikleri vardı. O takımın 4-4-2 oynadığını herkes bilirdi ama kimse durduramazdı. Çünkü hem yetenekliydik hem çok çalışırdık.


Maçlarda çok bağırıyorsunuz. Sizce bu uyarılarınızın yüzde kaçı adresine ulaşıyor?
Benim söylediklerimin hepsini futbolcularım algılıyor. Ses tonum da gayet iyidir! Hemen duyulur.
G.Saraylı Arda artık yok, çok değişti -

Son dönemde yıldızları parlayan Türk orta saha oyuncularını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Türk futbolcuların Avrupa'da başarılı olacaklarına inanıyorum. Nuri Şahin, Hamit Altıntop Real Madrid'e gitti, belirli bir süreçte kendilerine yer buldular. Ama en büyük gelişim Arda'da. G.Saraylı Arda ile Atletico Madridli Arda çok farklı. Daha disiplinli, işine daha sıkı sıkı sarılan ve savunmasına yardım eden bir takım oyuncusu olmuş. Arda Türkiye'de iken biz onun sadece yeteneklerini konuşurduk, şimdi ise iş disiplinini...
Eskiden olsa korkardık


- HAMİT Altıntop, Dirk Kuyt, Burak Yılmaz...

Anadolu'da oynayan bir futbolcu bunları görünce ümitsizliğe kapılır mı?

Eskiden olsa bu düşünceye bürünülebilir, çok net. Kendimden örnek vereyim. Beşiktaş olarak Anadolu takımlarıyla maça çıktığımız zaman, rakibin fikri '2-3 yemeden maçı bitireyim'di. Ama şimdi teknik adamların da oyuncuların da bakışları, hedefleri değişti. İstanbul'a giderken, Avrupa'ya açılırken korkmanın hiç gereği yok. Bir hedef uğruna gidiyoruz. Bizim işimizde iyi takım olmak ön plana çıkıyor. Biz Anadolu kulüplerini bir tek 'takım olmak' kurtarır. Çünkü üst düzey ekiplerde maçın seyrini değiştirecek birçok oyuncu var.
Takımınızda Emrah Başsan'ın dışında yıldız olmaya aday bir futbolcu var mı?
Emrah iyi olacak diye umut ediyoruz. Onun gibi 1-2 oyuncu daha var. Geçen sene Ankara Şekerspor'dan aldığımız Emre... Şu anda U19 Milli Takımı'nda oynuyor. Sonra Kamerun'dan 94 doğumlu Xavier adlı bir oyuncu aldık. Sağ, sol oynayabilir. Çok çabuk, çok yetenekli.

(akşam)