Özsoy: İdman değil işkence

Eczacıbaşı'ndan olaylı bir şekilde Rusya'ya transfer olan Neriman Özsoy'dan çarpıcı sözler. Özsoy takımının Aushta kampında 3'er kez 3'er saat antrenman yaptığı açıklladı...

Özsoy: İdman değil işkence
Özsoy: İdman değil işkence
GİRİŞ 09.10.2006 13:22 GÜNCELLEME 09.10.2006 13:22

İdman değil işkence
Eczacıbaşı’ndan olaylı bir şekilde ayrılarak Uralochka’ya transfer olan Neriman Özsoy, Rusya’daki ünlü Aushta kampında, günde 3 kez 3’er saatlik antrenmanlar yapıyor. Genç voleybolcu, 'Bu kampa, gelecekte bir dünya yıldızı olabilme uğruna dayanıyorum' dedi.

İşte o Neriman, tatil için geldiği Yalova’da  sorularını yanıtladı. Genç Milli Takım’da da forma giyen 18 yaşındaki sporcu, Eczacıbaşı’ndan Uralochka’ya kaçmasının sebeplerini ve Rusya’da neler yaşadığını anlattı. Uralochka’ya gider gitmez, eski Doğu Bloku sporcularına ölümüne antrenman yaptırılan ünlü Aushta kampına alındığını belirten Neriman, burada günde 9 saat çalıştıklarını söyledi...

Alt yapısından yetiştiğin Eczacıbaşı’ndan neden ayrıldın?
Eczacıbaşı A Takımı’na iki yıl önce yükselmeme rağmen, ilk kez geçen sezon forma şansı buldum. Antrenörümüz Marco Aurelio Motta, Türkiye Ligi’nde ve Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde bazı maçlarda bana da görev verdi. Verilen bu şansları iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Başarılı bir grafik çizdiğim bir sırada yerime bir transfer yapılınca sezon ortasında psikolojik çöküntü yaşadım. Bu 18 yaşındaki bir oyuncunun kolay kolay kaldıramayacağı bir psikolojiydi. Çok zor günlerdi. Sezon sonunda sözleşme için masaya oturduğumuzda kulüp yöneticilerimizin bana bakışının pek olumlu olmadığını fark ettim. Takımda yine fazla oynama şansı bulamayacaktım. Ben de yedek bankında oturarak bir yere varamayacağımı düşündüğüm için, Nikolay Karpol’un takımı Uralochka’dan teklifi kabul edip Rusya’ya gittim.

Ölmek var, mahcup olmak yok
Rusya’da nelerle karşılaştın?
Açıkçası korkarak gittim ama tahmin ettiğimden çok daha güzel bir ortamla karşılaştım. Uralochka takımı ile birlikte iki hafta kamp yapma şansı buldum. Spor hayatımın en zor idmanlarını Rusya’daki bu kampta yaptım. Aushta kampı, zorluğu nedeniyle herkesin kaldıramayacağı, ölümüne idmanların yapıldığı bir kamptı. Bu kampa, gelecekte bir dünya yıldızı olabilme hedefim uğruna dayandım. ’Ölmek var, mahcup olmak yok’ dedim.

Böyle bir antrenmanı Türkiye’de hiç yapmamış mıydın?
Türkiye’de günde 3 kez 3’er saatten toplam 9 saat, yüksek rakımda 15 gün antrenmana hiçbir sporcu dayanamaz. Ama ben bu idmanlarda en ufak bir ağrı bile hissetmedim. Bu da antrenmanın doğru yaptırıldığının bir göstergesidir. Oradaki çalıştırma sistemi çok farklı olduğu için çok zorlu bir programdan bile istediğiniz verimi alarak çıkabiliyorsunuz.

Bu kararı alman zor oldu mu? Giderken kazanacağın ve kaybedeceğin şeyleri hiç düşündün mü?
Bu kararı almamdaki en büyük etken, hedefimin çok büyük olmasıydı. Ben herhangi bir takıma veya antrenörün yanına gitmedim. Ben dünya voleybolunun lokomotifliğini yapmış Uralochka takımına gittim. Dünyada Nikolay Karpol kadar başarılı olan çok az sayıda antrenör var. Ben ona inanıyorum, o bana çok şeyler kazandıracak. Burada kalsaydım, belki çok fazla kaybedeceğim bir şey olmazdı. Ligin içinde arada sırada maça girip, çıkan bir Neriman olurdum. Blok yapan bir Neriman olurdu ama bu Neriman ismi ne kadar devam edebilirdi, bunu bilemiyorum.

Ailemden kopmayı bile göze aldım
Bu yaşta hiçbir sporcu yurt dışına gitmedi. Belki teklif gelmedi, belki de cesaret edemedi. Ben orada iyi bir başarı yakalarsam, dünyanın gözü Türkiye’nin alt yapısına dönecek. Belki çok sayıda Neriman’lar yurt dışına gitme imkanı bulabilecek. Eczacıbaşı’nda kalsaydım, ortamım değişmez, ailemden kopmazdım. Ama oradaki pozitif şeyleri, geleceğimi düşününce bunların feda edilebilecek şeyler olduğuna kanaat getirdim. Ben Rusya’ya dünyada ismini duyuracak bir yıldız olmak için gittim. Ben, Karpol etiketini üstümde taşımak istiyorum.

Kötülemeyin, gurur duyun
Uralochka’ya gittiğin için özellikle Eczacıbaşı’ndan çok sert tepkiler aldın. Senin kendi isteğinle değil, babanın zorlamaları sonucu Rusya’ya gittiğin iddia ediliyor.

Herkes bu olayda babamı suçluyor ama gerçek çok farklı. Ben Rusya’ya kendi isteğimle gittim. Babam bana sadece 'Kızım, Rusya’ya gidersen iyi bir voleybolcu olursun. Hiç arkana bakma, gönül rahatlığıyla git' dedi. Ben de düşündüm taşındım ve babama hak verdim. Uralochka gibi voleybolda ekol olmuş bir kulübün antrenörü tarafından beğenilmek dünyada kaç kişiye nasip olur. İnsanlar benimle gurur duyacaklarına kötülüyorlar.

A takım kurtlar sofrası
Eczacıbaşı’nda yaşadığın sıkıntılar nelerdi? Kulüp yöneticilerinin senin gideceğinden haberi var mıydı, varsa da tepkileri ne oldu?


 Ben voleybola 7 yıl önce Eczacıbaşı’nda başladım. Alt yapı sürecinde mükemmel bir aile ortamı yakalamıştık. İhtiyaç duyduğumuz her şeye sahiptik. Fakat, ne zaman A takıma çıktım, işte o zaman kurtlar sofrasına düştüm. Çok farklı bir ortamla karşılaştım. Özellikle geçen sezon ortasından itibaren yıprandığımı hissettim ve kulüpten ayrılmaya karar verdim. Eczacıbaşı yöneticileri benim gitmek istediğimi ilk günden beri biliyordu. Ben Milli Takım kampında iken bile kulüp yöneticileriyle bu konuları görüşüyorduk. Nedense ben gittikten sonra birden bire değerim arttı. Düne kadar benden esirgenen imkanlar önüme konuldu.