Aziz Yıldırım'ın koltuğuna göz dikti
45 yıllık politikacı Orhan Keçeli’nin oğlu ‘Engin Keçeli, Fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en güçlü başkanına rakip olduğunu açıkladı. Keçeli kendisi için Fenerbahçe'nin özel bir önemi olduğunu söyledi.

12 bin metrekare kapalı alan, 3 bin metrekarelik fuaye, 12 salon ve 2800 koltuk kapasitesiyle, Cevahir Alışveriş Merkezi’nde Türkiye’nin en büyük sinema kompleksine imza atan Engin Keçeli için, Fenerbahçe’nin ayrı bir önemi var
İrem Barutçu Röportajı
‘Engin Keçeli kimdir?’ diye sorsalar, ne yanıt verirsiniz?.. 45 yıllık politikacı Orhan Keçeli’nin oğlu... Selen Keçeli’nin eşi, Lara ve Ali’nin babası... Sanayici... İSO meclis, İKV yönetim kurulu üyesi... Fenerbahçeli... Üstelik hayli iddialı bir Fenerbahçeli... İşte o Engin Keçeli, iddiasını bu kez de Türkiye’nin en büyük sinema kompleksine koydu. Kardeşi Nedim Keçeli ile birlikte, Cevahir Alışveriş Merkezi’nde kurulan dev tesise 6 buçuk milyon dolar yatıran Engin Keçeli, Cevahir Megaplex’i ve Fenerbahçe’yi anlattı: n
- Asıl mesleğiniz sanayicilik... Ekmek fabrikalarınız, inşaat firmanız var. Peki sinemacılık nasıl gelişti?
Sinemacılığa, 1997’de Marks and Spencer mağazasının açılışıyla, oradaki sinemaya talip olarak adım attık. Sağ olsunlar, onlar da bizi tercih ettiler. Orada dört salonlu bir kompleks yaptık. 1997’nin Mart ayından şu ana kadar yedi-sekiz farklı sinema kompleksi oluşturduk ama bunların bir-ikisinden zaman içinde vazgeçtik.
- Şu anda dört sinema işletmeniz var... Ama sanıyorum bunların içinde en iddialısı Şişli Cevahir’deki Megaplex...
Avrupa’da bile böyle bir sinema kompleksi yok. Ve bu bizim söylemimiz değil, bu işi bilenlerin söylemi... 12 bin metrekare kapalı alan, 3 bin metrekare fuaye, 12 salon, 2800 koltuk... 4 salonumuzun perde boyutları, aşağı yukarı 180 metrekare. Burada, dokuza yirmi boyutlarında perdemiz var ki bu, İstanbul’da, 700-800 koltuklu salonlarda bile yok!
- Dolayısıyla?..
Türkiye’nin en büyük sinema perdesi buradadır!.. Ayrıca, koltuk sayısı olarak da Türkiye’nin en büyük sineması burası... 2800 koltuklu başka bir kompleks de yok.
- Türkiye’de, “Herkes bildiği işten para kazanır” denilir. Bunun bir aile şirketi olduğu göz önüne alındığında, “Eğlence sektörüne girelim” dediğinizde aile içinde karşı çıkanlar olmadı mı?
Oldu. İlk itiraz eden de kardeşim Nedim idi. Hatta o dönemde Akmerkez’in sinemalarına talip olmuştuk. Babamın, Dinçkök ile yakın dostluğu olmasına rağmen, Nedim, “Sinemacılık bizim işimiz değil. Neden sinemacılığa giriyoruz!” diyerek bu sektöre girmemize karşı çıktı. O nedenle de Akmerkez’deki sinemaların üzerine gidemedik. Şimdi, orayı da belki biz işletiyor olacaktık!.. Ama bu işin mutlaka içinde olmak istiyorduk ve o nedenle, Nedim’i dinlemedik.
- Sinemacılığa babanız Orhan Keçeli nasıl yaklaştı?
Orhan Bey bizi destekledi. Zaten onun sayesinde bu sektöre girdik. Marks and Spencer’ın içindeki sinemaları, “Orhan Keçeli’nin firması” diyerek bize verdiler!
- Cevahir Megaplex’e ne kadar yatırım yaptınız?
Buraya, 6 buçuk milyon dolar civarında yatırım yaptık. Yatırıma halen de devam ediyoruz... Çünkü bu işte, son nokta yok. Ne de olsa, 3 bin metrekare alan!.. Beş adet sinema büfemiz var. Aşağı yukarı 1500 kişilik oturma alanımız var. 1500 müşterimiz, aynı anda oturarak, fuayemizde hizmet alabiliyor.
- Peki hedefiniz nedir?
Şu anda, grup olarak aşağı yukarı yüzde 5 civarında seyirciye ulaşabileceğimize inanıyoruz.
- İstanbul izleyicisinin yüzde 5’ine mi?
Türkiye genelinde... Türkiye’de 30 milyon seyirci olduğu düşünülüyor. Bu seyircinin, 1 buçuk milyonunu biz şu anda alır vaziyetteyiz. Bu sayıyı yüzde 10’lara çıkarma hedefindeyiz. Türkiye’nin en iyi sinema kompleksini yaptığımız için de, başaracağımıza inanıyoruz.
- Koyu Fenerbahçeli olduğunuz söyleniyor!..
Evet... Fenerbahçe taraftarlığımız hat safhada! Ben, Fenerbahçe’de yöneticilik yapmadım. Alt yapıda ve 1907 derneğinde çalışmalarımız oldu. Fakat Fenerbahçe için ne gerekiyorsa her zaman yaptık. İyi de bir taraftar olduk. İnşallah Allah nasip eder, bir gün başkan da oluruz! Açıklıyorum, Aziz Yıldırım’ın yerinde gözüm var!
- Fenerbahçe taraftarlığınızda, kardeşinizin bir dönem kayınpederi olan Ali Şen’in etkisi var mıdır?
Yok. Ali Şen ile akrabalığımızdan önce de aynı derecede Fenerbahçe taraftarıydık. Başkanımızı da çok seviyorum. Bana göre, Aziz Yıldırım çok başarılı. Ama onun koltuğunda da gözüm var. Onu söyleyeyim!
Çocuklarımın büyümesini görmek istiyorum!
- Bir siyasetçi babanın, Orhan Keçeli’nin oğlusunuz... Sizce işadamı, ne kadar siyasetin içinde olmalı?
45 yıldır siyaset yapan bir adamın oğluyum. Eskiden, “İşadamları mutlaka siyasetin içinde olmalıdır” derdim ama iş hayatının yoğunluğuna girdikten sonra, siyasete ayıracak vaktin hayli az olduğunu gördüm. Ben, ayrıca İSO’da meclis üyesiyim. İKV’de yönetim kurulu üyesiyim. Buna rağmen, “Mutlaka, siyasetin içinde olmamız gerekli” diyorum.
- Siz siyaset yapar mısınız?
Siyaseti, çocuklarım üniversiteyi bitirinceye kadar kesinlikle yapmam.
- Bu konuda mağdur oldunuz mu?
Evet... Siyasetçi bir ailenin çocuğu, aktif siyaset yapan bir adamın oğlu veya kızıysanız, mutlaka mesaide eksiklik hissetmişsinizdir.
- Açarsak?
Babam çok iyi bir babadır. Bize, çok da mesai vermiştir ama mutlaka eksiklikleri vardır. Bakın bu konuda Cem Kozlu’nun bir sözü vardır ve bu söz, bizim evde de çok taktir edilmiştir. Cem Kozlu’ya, “Niçin milletvekili adayı olmadınız?” diye sormuşlar. “Çocuklarımın büyümesini görmek istiyorum” demiş. Ben de, hayatta, şimdi o düsturla yürüyorum.
Kalıcı turizm çok önemli
- Son dönemlerde cari açık ve ithalatla büyüme konuşuluyor. Ya siz neler söyleyeceksiniz?
Bizim en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi, yaptığımız ihracatın, ithalata dayalı olması. Türkiye 75 milyar dolar ihracat yapıyor ama bana göre, bunun yüzde 60’ı ithalata dayalı ihracat... Bu açığı kapatmanın yolu turizm ve en önemlisi, kalıcı turizm yaratmak. O da nedir? Türkiye’de insanları ev sahibi yaparak, burada kalıcı turisti tutmamız lâzım. Konut alan insanın Türkiye’ye ne zararı olur ki?.. Aksine ülkeye sahip çıkar. Ben gidip de Londra’da ev alabiliyorsam, İngiliz de gelip burada istediği evi alabilmeli.
Evde, topuk tıkırtısı şart
- Eşiniz Selen Keçeli, bu sinema kompleksinde sizinle omuz omuza çalışıyor. Karı-koca aynı mekânda çalışmak güç olmuyor mu?
Burada, işin başında eşim Selen ve kuzenim Ahmet Keçeli bulunuyor. Benim işim inşaat , İKV ve İSO’daki görevlerim nedeniyle her an burada olamıyorum. Ama, evliliği oturttuktan sonra birlikte çalışmanın hiç mahsuru da yok.
- İnsan birbirini görmekten usanmıyor mu?
Hayır... Üstelik eşim de sizin gibi gazeteci, televizyoncudur... Bakın, 13 yıldır evliyiz... 13 yıldır birbirimize verdiğimiz en önemli söz: Bir, kavgalı bile olsak, ayrı uyumak yok... İki, yemek masasına beraber oturacağız. Yemeğe geç kalmam. İki yaşındaki oğlum da masada olur.
- Peki ev işlerini, ev yükünü paylaşır mısınız?
Ev işlerinden hiç anlamam... Makarna yapmayı bile bilmem... Ama şunu söyleyeyim: “Evdeki terlik sesi” diyorlar ya... O çok önemli... Evdeki terlik sesi kadar güzel bir şey yok. O topuk tıkırtısını duymak lâzım! Yoksa yemek bahane...