Harry Kewell: Gördüklerime inanamadım!

Bir dönem Galatasaray'da forma giyen Harry Kewell, Liverpool dönemi ve İstanbul'daki "mucize" final hakkında sorulan soruları cevapladı.

İşte Kewell'ın verdiği cevaplar;

Liverpool'un zaferi İstanbul ile ilişkili ama her şey aslında 2004 yazında Avusturya'da başladı. O zaman için Şampiyonlar Ligi'ni kazanmaya hazır görünmüyordunuz...

Avusturya takımı Grazer ile ön eleme karşılaşmıştık. Şampiyonlar Ligi'nde zihin durumu belirleyici rol oynar. Performanslar ve oyun tarzı gibi şeylerden bahsedebiliriz. Ancak işin gerçeği oynadığınız maçların hepsinde hayatta kalmaya çalışırsınız. Her zaman zirvede olmanız gerekir ve eğer olmazsanız kaybedersiniz.

Grup aşaması farklı bir durum göstermişti. Meşhur 2004/2005 sezonunda Liverpool için her şey biraz karışıktı...

Doğru biraz yavaş bir başlangıç yaptık. Özellikle Olympiakos maçını hatırlıyorum. Mutlaka kazanmalıydık ve devre arasına 1-0 geride girdik. Oradan çıkıp üst tura çıkmanın bir yolunu bulduk. Neden? Çünkü biz çabuk toparlanabilen bir takım takımdık. Bu olmadan hiçbir şey yapamazsınız.

Her şey mentalite meselesi mi?

Herhangi bir durumda şampiyonada parlayacak takım ile şampiyonayı kazanacak takım arasındaki fark görülebilir.

"HER ŞEYİN OLABİLECEĞİNİ HİSSETTİK"

Ne zaman kupaya kadar gidebileceğinizi anladınız?

Örneğin, Klopp'un Liverpool'unu izlediğinizde gerçek hakimiyeti görürsünüz. Bizim zamanımızda bu çok doğru değildi. Grup aşaması dahil, her şeyin olabileceği hissine kapıldık. Eğer illaki bir maç söylemek gerekirse, o maç Juventus'a karşı 2-1 kazandığımız çeyrek final ilk maçı olur.

"ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ EN BÜYÜK MAÇ"

İstanbul'daki Olimpiyat Stadyumu'na vardığınızda aklınızda ne vardı?

Hiçbir zaman hiçkimseye karşı oynamaktan korkmadım. Sadece heyecanlıydım. Şampiyonlar Ligi Finali bir futbolcunun oynayabileceği en büyük maçtır. Tabii ki Dünya Kupası Finali ile birlikte ama benim için Avustralya ile oraya ulaşmak zor. Benitez beni ilk 11'e aldı. Sonra sakatlık ile beraber her şey dağıldı. (Kewell, maçın 23. dakikasında sakatlık nedeniyle çıkmak zorunda kaldı.)

"HER ŞEY TERSİNE DÖNDÜ"

Bu tür bir talihsizlik nasıl karşılanır?

Zordu... hayatının en büyük maçını oynuyorsun ve her şey bir anda tersine dönüyor. Bir takım oyuncusu olarak, her zaman takımıma katkı sağlamak için oynadım. O sırada bu şanstan mahrum kaldım. Sadece kenarda oturarak arkadaşlarıma destek verebildim.

Ve sonunda mucizeye şahit oldunuz...

Yetenek maç kazanmanıza yardım eder ama takım olma zihniyeti sizi şampiyonluğa götürür. Bu söz bizi en doğru anlatandı. Onlarla gurur duydum...

"GÖRDÜKLERİME İNANAMADIM"

Bir dönüşe inandınız mı?

Kenarda oturuyordum ve gördüğüm şeylere inanamıyordum. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama maçın dengesi döndü. Jerzy Dudek harika kurtarışlar yaptı, takım inanılmaz işler yaptı ve penaltılara geldik. Ve orada kendi kendime Jerzy'nin bir veya iki mucizeyi yaratabileceğini söyledim.

Avustralyalılar için işler Avrupalılardan daha zor değil mi?

Bazı insanların iklim ve hava üzerinden bahane bulduğunu gördüm. Eğer Avrupa'da oynamak istiyorsan, her gün daha sıkı çalışmalısın. Bu iş bu kadar basit. Her şey ne istediğine göre şekilleniyor.