Şampiyonlar Ligi'nin çulsuz devi!

Şampiyonlar Ligi tarihinin en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştiren FC Apoel sezon başlerken averaj takımı görülüyordu. Şimdi son 8'e kaldı. İşte çulsuz dev...

Şampiyonlar Ligi'nin çulsuz devi!
Şampiyonlar Ligi'nin çulsuz devi!
GİRİŞ 21.03.2012 07:40 GÜNCELLEME 21.03.2012 07:40
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış
Efe Yiğit'in haberi

Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nin en büyük sürprizi, toplam 340 bin avroluk transfer yapan FC Apoel oldu. Gruptan lider çıktıktan sonra Lyon’u da eleyen Rum ekibi, Devler Ligi’nde adını çeyrek finale yazdırdı.

Sezon başında Şampiyonlar Ligi’nin grup kuraları çekilirken FC Apoel, Viktoria Plzen, Bate Borisov, Otelul Galati gibi kulüplere her zaman olduğu gibi ‘averaj takımı’ nazarıyla bakılıyordu. Bu takımların Şampiyonlar Ligi’nde olması, UEFA Başkanlığı koltuğuna oturmak için doğu ülkelerine ‘mavi boncuk’ dağıtan Michael Platini sayesinde gerçekleşmişti. Porto, Shakthar Donetsk ve Zenit Petersburg’la G Grubu’nda yer alan Kıbrıs Rum Kesimi temsilcisi FC Apoel’in yoluna devam etmesi imkânsız gibi görülüyordu. Grup maçları başlayınca Apoel, evdeki hesapları altüst eden bir performans gösterdi. 6 maçlık periyot sonunda grubu lider bitiren Apoel, Şampiyonlar Ligi tarihinin en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştirdi. İnanılması zor bir performans gösterip adını son 16 takım arasına yazdıran FC Apoel, çeyrek finalde Fransızların güçlü ekibi Lyon ile eşleşti. Otoriteler Lyon’u favori gösterirken Apoel bir sürpriz daha yapıp çeyrek finale yükseldi. Peki, bu başarının mimarı Apoel nasıl bir takım?

Kıbrıs Rum Kesimi’nin en başarılı kulübü olan FC Apoel, 8 Kasım 1926’da Lefkoşalı Yunanların Futbol Kulübü (POEL) adıyla kuruldu. Kıbrıs Futbol Federasyonu’nun kurucu üyesi olan kulübü Yunan iş adamları kurdu. Birkaç yıl sonra, atletizm dalında da faaliyet göstermesinden dolayı, kulübün adı Lefkoşalı Yunanların Atletik Futbol Kulübü (APOEL) olarak değiştirildi. 1934’te Kıbrıs Futbol Federasyonu’nun kurulmasına öncülük eden FC APOEL, 1936’da start alan ligin ilk şampiyonu oldu. Bugüne kadar 21 lig şampiyonluğu, 19 kupa ve 12 süper kupa sevinci yaşayan FC Apoel, uluslararası arenada uzun yıllar averaj takımı olmaktan öte bir başarıya imza atamadı.

Apoel’i Avrupa’ya tanıtan, Sırp teknik adam İvan Jovanoviç oldu. Futbol kariyerinin 10 yılını Yunan takımı İraklis Selanik’te geçiren Jovanoviç, teknik adamlık elbisesini 2001’de 39 yaşındayken giydi. FC Apoel’le yolu ilk kez 2003’te kesişen Sırp teknik adam, iki yıla bir şampiyonluk ve süper kupa sığdırdı. Ocak 2008’de yeniden Apoel’i çalıştırmaya başlayan Jovanoviç, şu ana kadar iki lig, 1 kupa ve 3 süper kupa sevinci yaşadı. Jovanoviç, Apoel’le ilk uluslararası başarısını, takımını 2009-10 sezonunda Şampiyonlar Ligi’ne taşıyarak elde etti. İlk Şampiyonlar Ligi macerası beklendiği gibi bitti. Chelsea, A. Madrid ve Porto’nun bulunduğu grupta sonuncu olan Apoel için bu başarısızlık, iki yıl sonraki başarının altyapısıydı. Teknik patron Jovanoviç, bu yıl başarıyla uygulamaya koyduğu taktiğin ilk denemesini 2009-10 sezonunda yapmıştı. Formül basitti: Deplasmanda en büyük başarı beraberlik, kendi sahanda asla yenilme... Bunun için savunmanın hatasız oynaması, forvetin ise yakaladığı fırsatı gole çevirmesi gerekiyordu. Bir de ufak bir sorun vardı; Apoel’in flaş transfer yapacak bütçesi yoktu!

Apoel, 2011-12 sezonuna güçlü girmek için transferde âdeta kesenin ağzını açtı! Toplam 340 bin avroluk transfer yaptı! Hertha Berlin’den alınan Kaka için 250 bin avro ödeyen Apoel, Karabükspor’a Sanel Jahiç’i 300 bin avroya satarak kulübün kasasını doldurdu! Ekonomik kriz içindeki Kıbrıs Rum Kesimi’nin takımları transfer döneminde toplam 1 milyon avro harcarken, bunun 340 bin avrosu Apoel’in kasasından çıktı. Apoel tarihinin en pahalı transferi ise geçen sezon Danimarka’nın FC Kopenhag takımından 700 bin avro karşılığında renklerine bağladığı Brezilyalı Ailton’du. Yıllık bütçesi 10 milyon avro olan Apoel, en çok ücreti yıllık 260 bin avro ile Ailton’a ödüyor. Rum Kesimi takımının başkanı Phivos Erotokritou, “Biz boyumuzun ölçüsünü biliyoruz. Küçük bir ülkenin küçük bir takımıyız. Hedefimize adım adım gidiyoruz.” diyor ve başarılarının arkasında teknik adam istikrarının olduğunu ifade ediyor. Erotokritou, “Tüm Avrupa’ya düşük bütçeli bir takımın da başarılı olabileceğini gösterdik. Bir rüyamız gerçek oldu.” diyerek çeyrek finale çıkmalarının gururunu yaşıyor.

Apoel aslında Avrupa’da aradığını bulamayan, yaşı kemale ermiş oyunculardan kurulu bir takım. Takımın iskeletini Brezilyalı ve Portekizli oyuncular oluşturuyor.  Yıllardır ‘en yaşlı takım’ unvanını kimseye kaptırmayan Milan’dan sonra Şampiyonlar Ligi’nin ikinci ‘dede takımı’ olan Apoel’in ilk 11’inde çoğu zaman Rum Kesimi’nden oyuncu görmek mümkün olmuyor. Takımın toplam piyasa değeri, yakalanan başarıya rağmen hâlâ 15 milyon avro. Sebebi ise gayet basit: Avrupa’da tutunamayan ‘orta yaşlı’ oyuncuları kim transfer edecek ki!

Gelelim, bu sezon yazılan ‘Kül Kedisi Masalı’na… Teknik patron Jovanoviç, Şampiyonlar Ligi kuraları çekilince rakiplerinin adından korktuklarını açıkça ifade etmekten çekinmiyordu. Porto, Shakhtar Donetsk ve Zenit Petersburg’un ortak özelliği, yakın geçmişte Avrupa’da kupa kaldırmalarıydı. Porto’nun CV’sinde Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası, Mircea Lucescu’lu Shakhtar Donetsk ve Zenit Petersburg’un başarı hanesinde ise UEFA Kupası vardı. Grubun favorisi olarak Porto ön plana çıkarken, ikincilik yarışının Luce’nin takımı ile Zenit arasında geçmesi bekleniyordu. Deplasmanda güçlü rakiplerine geçit vermeyip beraberlik çıkaran Apoel, kendi sahasında Porto ve Zenit’i yenme başarısını gösterdi. Kendi sahasında oynayacağı Shakhtar Donetsk maçı öncesi gruptan çıkmayı garantileyen Rum Kesimi takımı, formaliteden öte bir anlam taşımayan bu maçı 2-0 kaybederek tek yenilgisini aldı.

Adını son 16 takım arasına yazdıran Apoel için asıl mücadele şimdi başlıyordu. Yeni rakip, Fransa’da 2000’li yıllara damgasını vuran Lyon’du. 7 yıl art arda şampiyon olduktan sonra son 3 yıldır zirveye hasret kalan Lyon için rakibin adının Apoel olması kötü giden sezonun büyük ikramiyesi olacaktı. Lyon için korkulan, grubu ikinci sırada bitirdiği için 2. turda rakibin Bayern Münih veya Barcelona olma ihtimaliydi. Korkulan olmamıştı. 10 milyon avroluk Apoel’e karşılık Lyon’un bütçesi 140 milyon avroydu. Fakat kendi sahasında Lyon’un iyi defans yapan rakibini ancak 1-0 yenebilmesi, rövanşın kolay geçmeyeceğinin belirtileriydi. Rum Kesimi’ndeki rövanşın normal süresini Apoel, Manduca’nın attığı golle 1-0 önde bitirirken, çeyrek finale çıkan takım penaltı atışları sonunda belli oldu. Kaleci Chiotis kurtardığı iki penaltı ile ‘kahraman’ olurken, Apoel’in bu yıl saf dışı bıraktığı takımlar arasına Lyon da eklendi. Çeyrek finalde Real Madrid ile eşleşen Apoel, bakalım bir sürprize daha imza atabilecek mi? Atarsa spor sayfalarını “Yok artık Apoel!” manşetlerinin süsleyeceğini şimdiden söylemek mümkün. Atamasa bile Apoel’in bu başarısının uzun yıllar unutulmayacağını da buraya not edelim. Tabii 340 bin avroluk transferle kasasını doldurduğunu da... Çünkü Apoel; katılım payı, grup maçları, galibiyetler, beraberlikler ve çeyrek final başarısı nedeniyle UEFA’dan en az 15,2 milyon avro alacak.

Aksiyon

YORUMLAR 1
  • aydınlık 12 yıl önce Şikayet Et
    Tesadüf ten başka bir şey değil.... Bunların şampiyonler liginde ilk 8 e kalmalarıda Yunanistanın avrupa şampiyonu olması gibi tesadüften başka bir şey değil.Yunanistan on kişiyle defans yapıp kontratakla attığı tek gollerle avrupa şampiyonu oldu. bunlarda aynı taktikle ŞL. de çeyrek finale çıkmış oldu. bumu yani dev.?:)))
    Cevapla